Belek Otelleri

Belek Otelleri

Artemis’in izinde denizleri aşıp bir karaya çıkıyorsunuz. Bir kapıdan şehre girip duvarların ve kulelerin arasından geçiyorsunuz. Gözleriniz hep bir şey arar gibi… Derken bir tepe görüyorsunuz ileride. Yürüyor, yürüyor, yürüyorsunuz. Hiç durmadan dinlenmeden belki günlerce yürüyorsunuz. Gözlerinizde hep aynı meraklı ifade, aklınızda hep aynı soru… Artemis Tapınağı nerede? Siz bu sırrın peşinde Belek’e gidiyorsunuz.

Belek’e Nasıl Gidilir?

Belek bölgesine ve Belek oteller diyarına, Antalya Havalimanı’ndan yaklaşık yirmi beş dakikalık araba yolculuğunun ardından ulaşabilirsiniz. Havalimanı çıkışındaki taksilerden birine atlayabilir veya rezervasyon yaptırdığınız otelin müşteri hizmetleriyle iletişim kurarak onlar tarafından sağlanan özel bir ulaşım imkânı olup olmadığını öğrenebilirsiniz. Açıkçası kırktan fazla dört ve beş yıldızlı otele ev sahipliği yapan Belek’te bu talebinize olumsuz yanıt almanız pek olası görünmüyor.

Belek’teki Oteller

Nasıl ki Akdeniz kıyısında benzersiz bir kentse Antalya, Belek de Antalya’nın neredeyse tam ortasına kurulmuş, yanı başına Manavgat’la Kestros’u veya yeni adıyla Aksu’yu almış benzersiz bir beldedir. Benzersizliğine gösterilecek neden çok: Bir kere golf bilmez memleketin neredeyse golf merkezi haline gelmiştir Belek. Hem de öyle bir merkez ki Türkiye’de bugüne dek gerçekleştirilen en büyük golf turnuvası olan 2012 Türk Hava Yolları Dünya Golf Finali burada yapılmıştır. Türkiye'nin en kaliteli golf otelleri de elbette bu beldede bulunmaktadır. Beş yıldızlı tatil köylerinden mütevazı pansiyonlara, iş otellerinden oda kahvaltı otellere kadar her türlü otel seçeneği sunuluyor Belek’te.

Görülecek yerler

Antik tarihiyle ve özellikle Helenistik dönemin en zengin ve en güzel şehirlerinden ikisine olan yakınlığıyla da benzersizdir Belek. Başkenti, tüm kavimlerin toprağı olarak tercüme edilebilecek Pamphylia olan Perge kenti ve sadece Anadolu’nun değil tüm Akdeniz dünyasının en iyi korunan Roma dönemi tiyatrosu olan Aspendos Antik Tiyatrosu’nun beşiği Aspendos kenti Belek’ten sadece yirmi beş kilometre uzaklıkta, Antalya Müzesi’ne bağlı ören yerleri arasındadır.

Perge antik kenti, şehre giriş kapılarıyla, tiyatrosu ve stadyumuyla, duvarları ve kuleleriyle, akropolü ve nekropolüyle tüm Anadolu’daki en düzenli Roma kentlerinden biridir. En önemli özelliği mimarisi ve mermer heykeltıraşlığı olan Perge’yi gezerken rastlayacağınız kabartma ve heykeller karşısında büyülü anlar yaşayacağınızdan emin olabilirsiniz. Ayrıca baş tanrıça Artemis’in diyarında bugüne kadar yeri bulunamayan Artemis Tapınağı, bölgeyi benzersiz kılan başka bir özelliktir.

Özellikle tiyatrosu ve suyollarıyla turistlerin gözdesi olan Aspendos’ta yerleşim tarihinin milattan önce beşinci yüzyıldan önce olduğu tarihçiler tarafından yaygın olarak kabul görüyor. Şehir, en parlak dönemini Roma İmparatorluğu zamanında yaşamış. On beş – yirmi bin kişilik görkemli tiyatrosu ve suyolları da bu dönemde yapılmış. Aspendos’u gezerken tiyatronun sırtını dayadığı ve kimi yerlerde sur duvarlarıyla çevrildiği görülen tepedeki kent merkezinde agora, bazilika, meclis binası ve Helenistik tapınak kalıntılarını da kesinlikle görmelisiniz. Buranın önemli özelliklerinden biri de Bizans ve Selçuklu dönemlerinde de kullanılmasıdır. Ünlü tiyatroda Selçuklu dönemi onarım izlerine rastlanıyor. Sahne binasının günümüze kadar son derece sağlam bir şekilde ulaşmasının nedeninin de Selçuklu dönemindeki bakım ve onarım çalışmaları olduğu düşünülüyor. Ayrıca 1930 yılında bu antik kenti ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk onarılıp yeniden kullanılması gerektiğini dile getirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki çalışmalar da bu şekilde başlamıştır.

Yüzden fazla kuş türünün yaşadığı Kurşunlu Milli Parkı, Belek’te gezebileceğiniz bir başka doğa harikasıdır. Belek merkezine yaklaşık yirmi kilometre mesafedeki bu park doğal yaşam alanıyla, inanılmaz bitki örtüsüyle, göletleri, piknik alanlarıyla, su değirmenleriyle ve elbette şelalesiyle yerli ve yabancı turistlerin gözde mekânıdır. Roma döneminde ulaşım yolu olarak kullanılan Aksu Nehri’nin bir kolu üzerinde bulunan ve bir çam ormanıyla çevrilmiş şelale gerçekten de dünyanın pek az yerinde rastlayacağınız büyüleyici bir manzara sunar. Şelale etrafındaki alanda nefis bir piknik keyfi yapabilir ve şelalenin arka tarafında gizlenen mağaraya heyecan dolu bir yürüyüşün ardından ulaşabilirsiniz. Bu arada küçük bir ipucu vermeden geçmeyelim: Şelalenin en güçlü aktığı halini görmek isteyenler için yaz mevsimi yanlış bir zaman olabilir!